Diyarbakır Escort Firuzenin Hastalığı
Diyarbakır Escort’ın dar sokaklarında yankılanan ezan sesiyle başlıyordu hikâye. Şehrin kadim taş duvarları, yüz yıllardır nice sırrı saklamıştı. Ama bu sırların içinde biri vardı ki, hiçbir taş dile gelse anlatamazdı: Firuze’nin hastalığı.
Firuze, Karaali Mahallesi’nde doğmuştu. Annesi Zeynep, mahallenin gözbebeği bir kadın, babası ise sessizliğiyle tanınan terzi Hüseyin’di. Firuze’nin gözleri, Diyarbakır semalarındaki dolunay kadar parlak, sesi ise ilkbaharda açan çiçekler kadar yumuşaktı. Ama Firuze’yi asıl farklı kılan şey, doğumundan itibaren taşıdığı garip bir yüküydü.
Bebekken sürekli ağlardı. Ama bu ağlamalar ne açlık, ne gaz sancısıydı. Annesi ona her sarıldığında, “Bu kızın gözyaşları başka bir şey söylüyor,” derdi. Büyüdükçe ağlamaları azaldı ama bu sefer de başka bir tuhaflık ortaya çıktı: Firuze, kimi gördüyse onun ruhunu okur gibi olurdu. “Ali amcanın gözü sanki çok uzaklara bakıyor, bir yeri özlüyor gibi…” derdi ya da “Ayşe teyze çok üzgün ama kimseye söylemiyor.” Sanki insanların içini görüyordu.
Bir Gecenin Getirdikleri
Firuze on iki yaşına bastığında, Diyarbakır sokaklarını titreten bir fırtına koptu. Rüzgarın uğultusu, evlerin taş duvarlarını titretiyordu. O gece, Firuze yatağında kıvranarak uyandı. Gözleri kan çanağına dönmüş, elleri buz kesmişti. Zeynep telaşla kızını sardı. Ama Firuze, “Anne, biri bana sesleniyor. Ama bu ses çok uzaklardan geliyor,” dedi.
Hüseyin hemen mahalledeki şifacı Ayhan Bey’i çağırdı. Ayhan, yıllardır bitkilerle, dualarla insanlara şifa dağıtan biriydi. Firuze’ye baktı, nabzını yokladı, ama anlam veremedi. Firuze’nin sesi rüya görür gibi dalgalıydı:
“Bu şehirde bir şey var… Bir şey eksik. O eksik şey bende ama ben bulamıyorum. Herkes onu arıyor ama kimse farkında değil.”
Ayhan Bey, gözlerini kısıp bir süre düşündü. “Bu kız, doğaüstü bir sır taşıyor. Ama bu sır ne, bilemem. Onun iyileşmesi için önce bu sırrı çözmemiz lazım,” dedi.
Sırlar Çözülüyor
Firuze’nin rahatsızlığı giderek arttı. Mahalledeki herkes durumdan haberdar oldu. Kimi “Bu kız cinlere karışmış,” dedi, kimi “Onda peygamberlerden bir iz var.” Ancak Firuze, sıradan bir hastadan çok uzaktı. Çünkü o, her geçen gün daha da içine kapanıyor, ama bir yandan da geçmişe dair şeyler anlatıyordu. Diyarbakır Escort Bayan’ın tarihine dair kimsenin bilmediği ayrıntılar… Mesela Ulu Cami’nin minaresine eklenen taşların nereden geldiğini ya da şehrin altında gömülü bir tünel olduğunu söylüyordu.
Bir gün, Zeynep çaresizlik içinde kızıyla birlikte Sur’un en eski kısmına, Kadim Şifa Kapısı’na gitti. Orada, yaşlı bir kadın yaşıyordu: Hanne Nine. Rivayete göre Hanne, “dil bilen” biriydi. İnsanların dillerini çözebiliyor, onların gizli acılarına şifa buluyordu.
Hanne, Firuze’yi bir süre sessizce inceledi. Sonra bir el hareketiyle Zeynep’i dışarı çıkardı. “Bu kızın içindeki hastalık, bedeninden değil ruhundan. Diyarbakır Eskort’ın taşı toprağı, bu kızla konuşuyor. Bu şehre gömülmüş bir sır var ve o sır, Firuze’nin içine işlemiş. Eğer bu sırrı çözmezsek, Firuze daha kötü olacak,” dedi.
Eski Bir Efsane
Hanne Nine, şehrin kadim efsanelerini anlatmaya başladı. Diyarbakır’ın binlerce yıl öncesine dayanan bir hikayesi vardı. Rivayete göre, bu topraklarda bir zamanlar “Firuzenin Mührü” denilen kutsal bir taş saklanıyordu. Bu taş, şehirdeki barışı ve huzuru koruyan bir semboldü. Ancak taş bir gün kaybolmuş ve şehirde büyük kargaşalar başlamıştı. Taşın kayboluşundan sonra, onu taşıyan ruhlar ara ara doğup insanlara işaretler verirdi.
Hanne, “Bu kız, o ruhun bir taşıyıcısı. Firuzenin Mührü’nü bulursa iyileşir. Ama o taşın nerede olduğunu, sadece kendisi bulabilir,” dedi.
Arayış Başlıyor
Firuze, artık hastalığını bir yük olarak değil, bir görev olarak görmeye başlamıştı. Annesi ve babası, onun her dediğini dikkatle dinliyor, ona rehberlik ediyordu. Bir gün Firuze, “Beni Dicle Nehri’ne götürün,” dedi.
Dicle’nin kenarına geldiklerinde, Firuze taşların arasında yürümeye başladı. Sanki bir şey onu çağırıyordu.Nehrin kenarındaki büyük bir kayanın önünde durdu. “Burası,” dedi.
Hüseyin hemen kazmaya başladı. Altı saatlik kazının ardından, kayaya gömülü küçük bir kutu buldular. Kutuyu açtıklarında, içinden küçük bir taş çıktı. Firuze taşı eline aldığında, gözleri parladı. “Bu… bu taş, ama yarısı eksik,” dedi.
Son Parça
Hanne Nine’ye gidip taşı gösterdiler. Hanne, taşın diğer yarısının eski bir mağarada olduğunu söyledi. Ancak o mağara, şehrin dışında, karanlık bir vadideydi. Firuze ve ailesi, cesaretlerini toplayıp yola çıktı.
Mağaraya vardıklarında, içeri girdiler. Mağara karanlık ve soğuktu. Duvarlar, kadim yazılarla kaplıydı. Firuze, duvarlara dokunarak yürüdü. Bir noktada durdu. “Burada,” dedi ve eliyle bir taşı işaret etti. Hüseyin taşı yerinden oynattığında, arkasında saklı ikinci bir kutu buldular.
Kutuyu açtıklarında, taşın diğer yarısını buldular. Firuze, taşları birleştirdiğinde, mağara bir anda ışıkla doldu. Taş birleşmişti, ama aynı zamanda Firuze’nin bedeni de iyileşmişti. Artık eskisi gibi hastalıklı ve zayıf değildi.
Yeni Bir Başlangıç
Taşın birleşmesiyle birlikte, Firuze’nin hastalığı sona ermişti. Ancak bu, sadece onun için değil, Diyarbakır için de yeni bir dönemin başlangıcıydı. Şehirde herkes daha huzurlu ve barışçıl bir hayat sürmeye başlamıştı.
Firuze, yıllar boyunca bu taşın koruyucusu oldu. Artık o, sadece Karaali Mahallesi’nin değil, tüm Diyarbakır’ın sevgilisi olmuştu. Ve onun hikayesi, nesiller boyunca anlatılmaya devam etti.
Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et